Kelimeler eksik kalır seni anlatmaya, bu yüzden susarım papatya. Suskunluk bir paslı hançer, topraktan çekilip yüreğe saplanan.
İlk çiçeğim sendin; aslında herkesindin. Toprağa eğilebilen herkesin. Kimi sevdalının elinde sevgi sorularıyla sarın beyazdan ayrılır. Gerçekte toprağa düşen ve toprağa hayat veren beyazındı papatya; bir nefes gibi toprağı kutsayan. Yanıbaşında açan gelincik çiçekleri tırnaklarındı her gece uykumu yırtan. Ulaşılabilecek her yerde sen vardın toprağın olduğu her yerde; Elazığ’da, İstanbul’da, kimi zaman altı yaşındaki bir kız çocuğunun saçlarında. Farkında değildin belki ama saçlarını sarartan papatyaydı çocuk.
Sana sahip olmak imkânsız. Seni yok etmek için dünyanın üstüne beton dökmeli. Bu kez içimde açarsın sen papatya. Geldik ve dönüyoruz; yolculuk boyu papatya kokusu. Belki de papatya için Tanrı bizi yarattı. Belki de adalet, dürüstlük, cömertlik, cennet sensin papatya. Azın değerli olduğu kanununu yırtıp atan sensin; toprağın olduğu her yerde, toprağa eğilebilen herkesinsin; elmas seni kıskanır. Kimi zaman 6 yaşında bir kız çocuğunun yüreğine düşer tohumun kimi zaman 80 yaşındaki dedemin elinde demet olursun. Beyazın dedemin yüzüne nur katar. Senle buluşmak seni aramak için, kokunu hissetmek için eğilirim toprağa. Altından ırmaklar akan cennetin çiçeği de sen olmalısın.
Aşk da sensin söz de sensin. Senin olduğun yerde kelimeye ne ihtiyaç. Sevgiliye seni uzatmak yetmez mi. Belki de toprak yağmurla senin için buluşur.
Toprağı cansız bırakarak gitmek sana yakışır mı; hançer yürekte kalsın sen gitme papatya. Gidersen kıyamet kopacak. Bırak da Tanrı dürsün güneşi, yıldızları Tanrı söndürsün; Tanrı’nın emrini beklesin İsrafil.
Hangi çocuğun yaptığı resimdeki güneşe baksam seni çağrıştırır. Zaten resim yapmaya başladığım çağlarda ilk kez aşık olmuştum. Papatya, bir güneş resmi çizdir çocuğa; sana benziyorsa, yüreğinde hançerini taşıyordur mutlaka. Artık ölünceye kadar her çizdiği resimde senin değişik şekillerin doğar. Bir kere toprağa eğilmeye görsün insan sana ulaşmak için; tutulur dili, silinir hafızadan kelimeler her şey sarı ve beyaza döner.
Kokun kızıma kadar sinmiş; gitmenin anlamı yok bu yüzden. Kokunu ve yürekteki hançeri de alıp gidebiliyorsan durma. Seni poetik tevillerin kıskacına alamayan şairler çatlasın. Sen zaten şiir, sen meveddetin ta kendisisin. Aslında ne erkek ne de dişisin. Toprağa can, kesilmeyen umut, Tanrı’nın emrettiği güzel işsin. Seninle meşgul olmayan kalplerin sürgüsü ardından kilitli. Ancak sen açabilirsin.
Av.Mustafa Özdemir
© 2006 Muvazene.com Tüm Hakları Saklıdır.
Muvazene
Design
By Mavi Yazılım
Şuan sitede 40 ziyaretçi var.