Çay
1940’lı yıllarda Türkçeye çevirilip yayınlanmış ‘Çaynâme’ adında bir kitap okumuştum, hayli zaman geçti aradan. Bu küçük hacimli kitap, çay tiryakisi olanlar için adeta büyük bir kılavuz niteliği taşıyordu. Ben, bu kitabı heyecanla okuduğumu ve çok istifade ettiğimi hatırlıyorum. Bu harika içecek için kitaplar, şiirler yazılması son derece normal. Hatırladığım kadarıyla ‘çaynâme’de, çayı demleme teknikleri, nasıl içileceğine dair usüller ve seremoniler gayet güzel açıklanıyordu. En çok dikkatimi çeken şey ise, vaktiyle bir ‘çay felsefesi’nin mevcut oluşuydu. Bir ‘çaizm’den ve bu felsefî mesleğin mensupları ‘çaist’lerden söz ediliyordu.
Kahvehane, kıraathane, köy odası, ne dersek diyelim, her yerde, hatta evlerimizde çay, vazgeçilmez, ihmale gelmez, eksikliği kabul edilmez bir içecektir. O kadar ki, içecekten fazla bir şeydir çay; demin rengi, tadı, sıcaklığı, bardak ya da fincanın şekli, evet, bütün bunlardan başka, hayâllerin, rüyâların hatta bazen en katı gerçeklerin bir arada buğulanmasıdır. Kahvehane ya da kıraathane denilmesine kimse kanmasın, buralarda kahve de az, kitap da, gerçekte birer ‘çayhâne’dir bu mekanlar.
Çay, hatıralarımızı saklar, içimizin şarkılarına eşlik eder, bir renk, bir hararet verir bünyemize. Çay bardağını tuttuğumuzda, dikkat edelim, biz bir şey tutmuyor gibiyiz, odur bize dokunan, odur bizi sarıp sarmalayan diyelim ki, bir yalnızlık dakikasında, bir şiir anında, bir hatıranın kıvrımlarında, hatta bir bekleyişin anlamlarında…
Çay kültürünün hakim olduğu bir kahvehanede çayın demlenişi, bardaklara konuluşu, kahveci çırağının çayı size getirişi, çaya önce şöyle bir bakıp ilk yudumu alışınız, bu ilk yudumla başka bir havaya girişiniz, çayın etrafında dönen bütün bu basit faaliyetler, aslında ne kadar da insanîdir!
Zaman zaman şöhretli bazı kimseler, millete çayın yerine başka içeceklerden söz ederler. Toplantılarda, evlerinde sonuna ‘çay’ kelimesini eklemeden edemedikleri şeyleri içtiklerini göstererek ve söyleyerek bunların moda içecek olmasını sağlamaya çalışırlar. Mesela, bir zamanlar bir hanım Başbakanımız ‘kuşburnu çayı’ rüzgârı estirdiydi. Seven sevmeyen, bilen bilmeyen güzelim çayı terk edip ‘kuşburnu’na yöneldi, bu içeceğin faydaları saymakla bitirilemedi. Ardından, kekik çayı, böğürtlen çayı, limon çayı, bilmem ne çayı furyası başladı. Çay cemaati arasında özellikle siyasîlerin, şöhretlerin ve holding patronlarının gayretiyle çatlaklar oluştu. Şimdilerde, kahvehaneye girip oturan bazı insanlar, ‘kuşburnu çayı var mı, şu var mı, bu var mı’ diye sorar oldu.
Bazı insanların çaydan başka içeceklere sevdalanmalarına bir itirazımız yok, bunu millete dayatmalarından, manevi baskı uygulamalarından ve çayın aleyhinde kamuoyu oluşturmalarından şikâyetçiyiz.
Geçenlerde bir haber, doğrusu içimi sızlattı. Başbakanımız, yanlış hatırlamıyorsam ‘maydanos suyu’ içmeyi itiyad haline getirmiş meğer, faydalarına binaen. Ben şahsen onu hep bir çay tiryakisi olarak bilirdim, çaydan başka bir içeceği ona yakıştıramamışımdır. Onun siyasî ve kültürel portresine yakışan ‘çay’dır.
Çayın, muhabbetin adeta bir meyvesi gibi olduğunu, ilk kez Elazığ’ın manevî mimarlarından ve Bediüzzzaman Said Nursî Hazretlerinin ilk talebelerinden olan merhum Hacı Hulusî Efendi’yi dinlemeye ve o mubarek nuranî yüzünü seyretmeye gittiğim dershanede görmüştüm. Buhari’den bir miktar hadis okunduktan sonra Risale-i Nur’a geçilir, Hacı Hulusî Efendi merhum da nezaret ederdi, ders bittikten hemen sonra çaylar dağıtılırdı. Risale-i Nur dershanelerinin güzel bir geleneğidir bu. İnşallah devam ediyordur.
‘Bu çay muhabbeti de nereden çıktı’ demeyin. Geçenlerde Ankara’da çalışan bir gazeteci, Genel Kurmay Başkanı’na ‘darbe’yi çağrıştıran sorular yöneltmiş ve ardından ‘darbe’ tartışmaları yapılmaya başlanmıştı. Ondan önce de Muhalefet Lideri’nin ‘orduya darbe’ lafı ortalıkta dolaşmış idi. Ortalık toz duman oldu. Şahsen, ben çok ilgilenmedim, yazan yazıyor, çizen çiziyor, ama ikide bir ‘çay’a düzenlenmek istenen darbeyi ve muhabbetimize yapılmak istenen müdahaleyi görmezlikten gelemezdim. Bizim derdimiz de bu.
Darbe de olsa, müdahele de olsa, çay içmeye devam edeceğiz biz.
Necat Çavuş
© 2006 Muvazene.com Tüm Hakları Saklıdır.
Muvazene
Design
By Mavi Yazılım
Şuan sitede 4 ziyaretçi var.