Önce sistem tanımı,
İşleyeceğimiz konu bağlamında sistem: İnsan zekasının, birikimlerini çözümleyerek kurduğu, güvenlik amaçlı (yaşam ve konfor amaçlı) alan( kara parçası ya da siber olabilir) içi otomotik (işlerliği normlara bağlanmış) organizasyon sebekesi olarak tanımlayabiliriz.
Sistemin öncelliği olarak güvenlik
Sistem varlığını sürdürmek, etkinliğini artırmak ve korunmak için bütün işlerliğinin omurgasında güvenlik inşa eder. Bu omurga, onu etki alanlarına hakim ve belirleyici kılar. Güvenlik algısı, sistemin hakim olduğu alanı, dizayn etmek için, alan ve unsurlarını özelliklerine, forksiyonlarına göre tanımlar ödevlendirir ve bu bağlamda kodlar.
Kodlama, sistem için her şeydir: iç ve dış güvenlik, fornksiyon, ödev işlerliği ve varlığının bütünlüğünün teminatı.
Sistem içi ödev olarak muhalefet,
Sistemden, “güvenli” onayı almış, alternatif etkinlikler olarak muhalefet; temelde, yumuşak güvenlik önlemdir. Günümüz devletleri, bünyelerine aldıkları verileri, asimile ederek kullanılar. Asimile edilip “yerli”leştirilmiş veriler, sistemin yürütülmesinde, diğer sistemlere karşı konumlanmasında, yine diğer sistemlerin “içeriye” yansıyan etkinliklerini pasifleştirmede, farklının sesi olarak tanımlanıp işletilir.
Ödevli muhalefet, sayısınca, yani izin verilen muhalefet parti veya organizasyon miktarınca, büyüklüklerine göre,bütüncül sistemin yapısal eksikliklerini paylaşır.
Ana muhalefet:
Ana muhalefet, bütüncül sistemin demokratik-sivil rezervidir. Bütüncül sistem bürokrasinin iskeletinde yürür. Bürokratik yapı temelde eleştiriye açık olmadığından, aksaklıkların günah keçişi için muhalefet ihdas edilmiştir.
Sistem içi muhalefet, iktidar edenin eksikliklerini, “düzelteceği” savıyla,iktidarı istemesi, varlığını yürütmesi bir aldatmacadır. Çünkü, yukarıda değindiğimiz gibi, sistemin eksiklikleri önceden bölünmüş ve iktidara, ana muhalefete, diğer muhalefetlere pay edilmiştir. İktidar değiştiğinde, yürütülen politikadaki eksiklik nispeten giderilip, diğer paylaşatırılmış olan yavaş yavaş gün yüzsüne çıkar.
İkinci muhalefet:
İkincil muhalefet açık olamayan sisteme yönelik hizmetlerin (rutin dışı) gördürüldüğü alanın başlangıcıdır.Diğer muhalefetler de bu gördürülmenin arka halkalarıdır. İkinci muhalefet, sistemin kendini koruma sistematiğinde örtük pozisyonları içerdiğinden, bürokrasiye örtük olarak daha bağlıdır.
Sistemin bekası için, “rutin dışı” nın başlangıcı olan ikincil muhalefetin, çok önemli başka “üretme” gücü vardır: Sistem içi olmayan üretimde, “iş gören” bireyler, sistem dışının olabileceğini kendilerine ve diğer örtük/potansiyel sistem dışı unsurlara da göstermiş, öğretmiş olurlar. Bu “hısıza yol göstermek” denilen paradoksal bir durumdur.
“Sızma”, “hackleme” olarak gündemi meşgul eden WikiLeaks sendromunun ardında ikinci muhalefette sistemin ürettiklerinin ters yansıması olduğu ortadadır.
Güvenli sularda, çürüme riski_;
Sistemler, içinde etkinlik ve kontrol taşırlar.Gelişmeleri de etkinliklerinin esnekliği kadardır. Sistemlerde etkinlik yaşamsal devinimdir, yanı sıra durum çeperi(satatüko) ni de gösterir.
Durum çeperi inşası, siyasi alanın sınırlarının belirlenip, içeriye doğru hakimiyet tesisi ve hakim olunan alana merkez inşasıyla tamamlanır. Sınır sistemlerin etkinlik alanlarını belirlemektedirler. Bu yüzden sistemler, “içerdeki” etkinlik ve kontrollerini sınırların kalıcılığı sağlamlığıyla doğrudan ilişkilendirirler. “Sınırlar ne kadar “kalın” ve “değişmez “ ise, hükümranlık o kadar “güç”lü olur.” anlayışı; sistem bayraklarının görünmeyen yüzünü, “kumaşını” olurturur.
Sistem hakimiyet alanını gücü ve etkinliğinin elverdiği ölçüde matriks tarzı bölerek kodlar. Hakimiyetin niteliği, kodlama alanlarının küçüklüğü ile doğru orantılıdır. Kontrol için kodlama alanlarının küçültülmesi; kontrolu giderek, alandan özneye, insan bedenine, zihnine kadar yayar. Sonunda, bu kadar yaygın ve tek taraflı olan sistem kontrolü obozite kontrol olur.
Kontrolda obozite sistemler, obozitenin “kaderini” yaşar. İştahın sınır tanımazlığı, yukarıda işlediğimiz süreci tersine çalıştırır. Sınırların gevşemesi hükümranlığın silikleşmesine kontrolun kaybolmasına sebep olur.Bu durumun sürmesi için de yeni bir kontrol mekanızması oluşur. Bu bağlamdaki, kontrol içi kontrol çürümenin başlangıcıdır.
Açık deniz “terslikleri “ ; yapıcı muhalefet ,
Yaşamın, “kontrolsuz” suları, sistem “tekneleri” için geçilmesi zor, kullanılması zorunlu alanlardır. Sistem, tüm kontrol etkinliğine rağmen, bu sular daki “karakter” değişikliğini tam olarak öngörememekte, beklenmedik anlarda, yaşamın tusunami yanıtlarıyla karşılaşabilmektedir.
İnsanlık medeniyetinin yürüttüğü bilimsel çalışmalar ile atılan adımlar, ve keşfedilen “alancıklar”; tüketime dahil edilmek için sistem tarafından kontrol alanlarına dahil edilerek, barkotlanır. Doğadan elde edilen her bir “kazanım, aynı zamanda açık, kontrolsuz alanların “kayıplarını” da doğurduğundan; sistem dışı alanların sisteme yönelik potansiyel( bozucu)yanıtlarını da sebep olur.
Bu noktada, aynı mantığı küresel sistem için de sürdürebiliriz: Hakim Küresel Sitem, dünyamızı, tıpkı tek tek ülkelerdeki İktidar, birinci ve diğer muhalefet partileri gibi paylaşmışlardır. Küresel sistemin erişemediği alanlar, teknoloji ve türevlerine karşı, nicelik olarak edilgen, pasif görülse de içkin etkinliğini daima sürdürür; doğal alanlar, yapısallığına ters tutum ve zorlamalara karşı “model” geliştirir.
İnsanlık, doğallığın parçasıyken, zihninin marifetiyle bu doğallıktan kendini uzaklaştırır, değiştirir. Zihnin etkinliğiyle, kendini değiştiren insan, bu değişimi çevresine de yansıtır; çevresiyle beraber kendini de değiştirme sürecine girer. Hatalı olan zihinsel etkinliğinin sonuçlarıyla, hatalı olan çevre, doğal alan değişimlerinin sonuçları bir olmaz. Çevrenin bozulup düzeltilmesi ve zihnin yanlışlığının giderilmesi sonuçlarının aynı olmayacağı açıktır. Soyutluk ile somutluğun birleşim çizgisi olan deneysellik, her zaman insanlık için hayati risk taşıyacaktır.
Devamında, günümüzde yanlış teknolojik etkinlikler ve tüketim çılgınlığı sebepleriyle heder edilmiş çevre; insanlığın kaynağı ve maddi yaşam alanı olması sebebiyle; insanı bozduğunun içinde yaşatıp, akılsızlığının vebalini ödetir. Böylelikle, insan zihinselliğinin savrukluğunu, düzene koyar; onun çevre yıkıcılığına karşı, kendisiyle uyuma zorlar, terbiye eder. İnsanın, doğayla zorunlu beraberliklerinin uyumsuzluğunun (zıtlığı değil!), yıkıcı etkileri böylelikle azalır, engellenir.
Konumuz bağlamında, insanın çevreyle ayrılmaz beraberliğinin, kazandırıcı, düzeltici uyumuna, İnsana karşı doğa “muhalefetinin” olumlu-laşması diyebiliriz. Birinin, diğerine dönüşmediği; birinin diğerinin eksikliklerini, onun yok etmeden, yerine geçerek giderdiği, hal olan uyumlu muhalefet; gelişmenin, refahın ya da korku etkili beraberliğin, doğal yansımasıdır. Bu olgu, insan tabiatına ve insanın kaynağı doğanın, var olma amaçlı işleyişine dayanır.
Sonuçlar :
l- Üç tür yaşam organizasyonu vardır:
a. Doğal sistemler; b. İnsani sistemler; c. Melez sistemler.
2-Sistem içi yapısal eksiklikler muhalefet tarafından “giderilir”.
3- Muhalefet, sistemi değil, “sancıyı” değiştirir.
4-Muhalefet, zıtlık değildir; zıtlığın devrimini tehir eder.
5-Yapıcı muhalefet, devrimin ve zıtlığın kaçınılmazlığını algılayıp, olguları önemsemektir.
6- Zıtlık, sisteme muhalefetten sızar.
7- Sistemin pis suları –rutin dışı uygulamalar- muhalefetten tahliye olur.
8- Erillik sistemlerde; dişilik, sistem dışı alanlardadır.
9- Sistemler, sistem dışı alanları hadım ederken; sistem dışı alanlar, sistemler doğurur.
Özer Ataç
© 2006 Muvazene.com Tüm Hakları Saklıdır.
Muvazene
Design
By Mavi Yazılım
Şuan sitede 1 ziyaretçi var.